Göz Kapağı Hastalıkları

Multifokal Torik IOL
Ağustos 12, 2014
Göz Yaşı Sistemi Hastalıkları
Ağustos 12, 2014

Göz Kapağı Hastalıkları

OKÜLOPLASTİK CERRAHİ KAPAK ENFEKSİYONLARI (Kapak İltihabı)
Kapak Kenarı İltihabı (Blefarit): Göz kapaklarının sık görülen iki taraflı iltihabıdır. Kapakların kirpikleri içeren 2 mm’lik kenar kısmını tutar. Kapaklarda yanma, kaşınma ve batma hissine yol açar. Kirpik diplerinde kepeklenme, kızarıklık ve kapak kenarında kalınlaşma vardır. Ayrıca göz kapak kenarlarında ters kirpik (trikiazis) ve kirpiklerin dökülmesi (madarozis) gelişebilir. Ek olarak arpacık (hordeolum) ve şalazyon gelişimine neden olabilir. Tedavide en önemli husus göz kapağının temizliğidir. Kirpik dipleri bebek şampuanı ile yıkanmalıdır. Bir el havlusu yardımıyla kapaklar üzerine uygulanan sıcak pansuman, kepeklenme ve yağlı akıntıları gidermede oldukça faydalıdır. Bunlardan fayda alınamazsa antibakteriyel göz damlaları tedaviye eklenir.

Arpacık (Hordeolum): Kirpik diplerinin ve göz kapağında yağ salgılayan bezlerin (meibomius) küçük bir apsesidir.Belirtileri; kapak içinde veya kapak üzerinden öne doğru uzanan, hassas, kızarık, sivilceye benzeyen şişkinliktir. Çoğu vaka kendiliğinden iyileşir ya da iltihap kirpik diplerine yakın bir bölgeden dışarıya boşalır. En önemli adım sıcak pansumandır. Antibakteriyel göz damlaları tedaviye eklenebilir. Bazı vakalar ufak bir cerrahi işlemle tedavi gerektirebilir.

Kapak Bezinin Kisti (Şalazyon): Arpacıktan sonra gelişebilir veya kapak bezlerinin ağızlarının tıkanması ile yağ salgılarının bezin içinde birikmesi ile ortaya çıkar. Kapakta ağrısız, sert ve yuvarlak bir şişlik şeklinde görülür. Şişkinlik arpacıktan daha büyüktür. En sık uygulanan tedavi şekli cerrahidir. Bazı vakalarda şişliğin içine iğne ile iltihabın geçmesine yardımcı olan ilaç (steroid ) enjekte edilir.

Göz Uçuğu (Herpes Simpleks): Uçuk virüsü (Herpes Simpleks) deriyi tuttuğu gibi gözü ve göz kapaklarını da tutabilir. Genelikle tek taraflıdır. Yüzde kırmızı zemin üzerinde öbekler halinde, saydam, küçük, inci tanesi (vezikül) şeklinde gelişir. Hafif bir kapak şişkinliği olabilir. Veziküller yırtılır ve daha sonra kabuklanarak birkaç gün içinde iyileşir. Gözde ve bulunduğu deri çevresinde ağrıya sebep olur. Gözün ön tarafındaki kornea tabakasını tutabilir. Tedavide virüslere karşı etkili göz damlaları ve kremleri (asiklovir) kullanılır. Hijyen amaçlı olarak kabarcıklara temastan kaçınılmalıdır.

İmpetigo: Sıklıkla çocuklarda kötü hijyen koşulları veya travma nedeniyle ortaya çıkan kapak cildinin bakteriyel iltihabıdır. Yüzde ve kapak cildinde kızarık bir zemin üzerinde küçük kırmızı döküntü şeklinde başlar. Daha sonra döküntüler vezikül halini alır. Son aşamada bunlar patlayarak üzerileri altın sarısı kabukla örtülür. Tedavide antibiyotik içerikli merhemler kullanılır. Yaygın tutulum halinde ise ağızdan antibiyotik verilir.

Yılancık (Erizipel): Kızarıklık, ödem ve sertlik (endurasyon) ile karakterize olan cilt ve cilt altı dokusunun selülitidir. Kapağın tümünü tutabilen kızarık bir alan olarak başlar ve kısa zamanda sert ve ödemli bir görünüm kazanır. Ameliyat, travma sonrasında veya önceki enfeksiyon zemininde gelişebilir. Koyu kırmızı renkli, kabarık ve çevre dokulardan keskin sınırlarla ayrılmıştır. Ateş ve bitkinlik vardır. Tedavide ağızda penisilin verilir.

KAPAK DEFORMİTELERİ (ŞEKİL BOZUKLUKLARI)

Ektropion ( Kapak Kenarının Dışa Dönmesi): Senil, sikatrisyel ve paralitik tipleri mevcuttur.

Senil Ektropion: Yaşlı hastaların alt göz kapağını tutar. Alt kapakta yatay gevşeklik olduğundan yerçekimi etkisiyle alt göz kapağı dışa doğru döner. Kapak gözden uzaklaşmış olduğu için göz dış etkenlere daha kolay maruz kalır. Bu durumda göz enfeksiyonları, ağrı, ışığa aşırı duyarlılık, aşırı gözyaşı gelmesi (epifora) ve görme kaybı ortaya çıkabilir. Tedavisi cerrahidir.

Sikatrisyel Ektropion: Çeşitli travmalar, kapak enfeksiyonları ve geçirilmiş tümör cerrahisi sonucu cilt ve cilt altı dokusunda ölü, sert bir tabaka (skar) oluşur. Bu skar alt veya üst kapağın göz küresinden uzaklaşmasına neden olur. Kırmızı tenli, çillenme tarzında lezyonları olan ve cilt kanserine gelişimine yatkınlığı olan bireylerde daha sık görülür. Bu kişilerin ciltleri kuru ve gergindir. Bu kişilere koruyucu olarak güneş ışığını engelleyen losyonlar ve yağlı cilt kremleri kullanılmalıdır. Tedavi cerrahidir.

Paralitik Ektropion : Yüz sinirinin (fasiyal sinir) felci ile ortaya çıkar ve tek taraflı olarak görülür. Kapakların kapanması çok güçleşir. Sık aralıklarla gözyaşı damlaları ve jelleri kullanılır. Uykuda kapaklar açık kalıyorsa bantla kapatılır. Bu olgular göz hekimi tarafından izlenmeli, kendiliğinden iyileşmiyorsa cerrahi girişim uygulanmalıdır.

Entropion (Kapak Kenarının İçe Dönmesi): Kapak kenarı ve kirpikler korneaya temas ederek korneada zedelenmeye yol açar. Entropion alt ve üst kapakta görülebilir. Senil, sikatrisyel ve konjenital tipleri mevcuttur.
Senil Entropion: En sık görülen tiptir ve sadece alt kapağı tutar. Yaşlılığa bağlı olarak kapak ve göz küresi arkasındaki dokuların gevşemesi sonucu ortaya çıkar. Tedavisi cerrahidir.

Sikastrisyel Entropion: Hem alt hem üst kapağı tutabilir. Kimyasal yanıklar, blefarit ve çeşitli göz kapağı iltihapları sonucu ortaya çıkan ölü doku tabakasının (skar dokusu) göz kapağının iç yüzünü kısaltması ve buna bağlı olarak göz kapağını içe çekmesiyle ortaya çıkar. Tedavi cerrahi düzeltmedir.

Konjenital Entropion: Kapağın kenar kısmının doğuştan itibaren içe dönük olmasıdır. Bu durum çocuk büyüdükçe kendiliğinden düzelebilir. Kirpikler korneya değiyor, ışığa aşırı hassasiyet ve rahatsızlık hissine yola açıyorsa cerrahi tedaviye gidilebilir.

Trikiyazis (Kirpiklerin İçe Dönmesi) ve Distikiyazis (Yanlış Yerden Kirpik Çıkması): Normalde dışa dönük olması gereken kirpiklerin kapak kenarından göz küresine temas edecek şekilde içe dönmesi trikiyazis; normal kirpiklerin gerisinden ikinci bir sıra kirpik çıkması distikiyazis olarak adlandırılır. Her göz kırpışıyla rahatsız edici bir batma hissine neden olur. Tek ya da çift gözde görülebilir. Tedavide, kirpiğin bir forseps yardımıyla mekanik olarak çıkarılması (epilasyon), kirpik köklerinin -20 derecede dondurup-eritme işlemiyle çalışan kriyoterapi veya kirpik köklerinin elektrik akımı ile tahrip eden elektroliz yöntemleri uygulanır. Bu tedavi yöntemleri ile geçmezse cerrahi tedavi yapılır.

Madurozis (Kirpiklerin Dökülmesi): Kirpik sayısında azalma veya bunun tümünün yok olmasıdır. Sebepleri arasında yanıklar, tümörler, tümörlere uygulana ışın tedavisi, sedef hastalığı (psöriazis), hipotiroidi, frengi hastalığı (sfiliz) yer almaktadır. Tedavisi sebebe göre yapılır.

Poliosis (Kaş ve Kirpiklerin Beyazlaşması): Kaş ve kirpiklerin vaktinden önce beyazlaşmasıdır.
Dermatoşalazis (Üst Göz Kapağı Derisi Bollaşması): Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan ve genellikle çift taraflı görülen kapak cildindeki gevşemedir. Üst göz kapağı derisi kat kat bollaşıp kirpiklerin üzerine sarkarak görme alanının üst bölümünü örtebilir. Bu olgularda kapak ağırlaşmış olduğu için göz kapaklarını açık tutmak zorlaşır. Göz kapakları torba görünümü kazanmış, göz kapağı çizgileri kaybolmuştur. Tedavi cerrahidir ve eğer kişinin görmesinde, dış görünümünde sorun yaratıyorsa yapılır.

Blefaroşalazis (Kapak Ödemi): Daha çok genç bayanlarda ortaya çıkan, nedeni bilinmeyen üst göz kapaklarında birkaç gün içinde kendiliğinden ortadan kalkan ağrısız tekrarlayıcı ödem ataklarıyla karakterize nadir bir klinik durumdur. Tekrarlayan ataklar sonucunda kapak cildi incelir ve kırışır. Ataklar kesildikten sonra cerrahi tedavi gerekebilir.

Esansiyel Blefarospazm: Göz küresi çevresindeki kasın (orbikülaris kası) istemsiz kasılmaları söz konusudur. 50 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve her iki gözde de görülebilir. Kasılmalar ilerleyici olup kapaklarda spazmlara ve buna bağlı olarak görme güçlüğüne yol açabilir. İleri dönemlerde göz kapakları açılamadığı için hastalar çalışamaz hatta kendi işlerini göremez hale gelirler. Tedavide ilk seçenek orbikülaris kasına botulinum toksini (botox) enjeksiyonudur. Toksinin her 4-6 ayda bir tekrarlanması gereklidir. Toksinden yararlanamayan olgulara cerrahi müdahale gerekebilir.

PTOZİS (Göz Kapağı Düşüklüğü): Üst göz kapağının normal seviyesinden daha aşağıda olmasıdır. Bir veya iki kapakta görülebilir. 4 tipi vardır. Miyojenik, nörojenik, mekanik, aponevrotik.

Miyojenik Ptozis: Üst göz kapağını açmaya yarayan kasın (levator kası) doğumsal veya sonradan ortaya çıkan bozukluğuna bağlıdır. Aşağı bakışta bu kas gevşeyemediği için kapak aralığı açık kalır. Üst kapaktaki deri katlantısı silinmiş veya kaybolmuştur. Doğumsal miyojenik ptozise şaşılık, göz tembelliği (ambliyopi) ve göz kırma kusurları (hipermetropi veya miyopi) eşlik edebilir.

Nörojenik Ptozis: Doğumsal veya sonradan ortaya çıkan bir sinir iletim bozukluğu sonucu ortaya çıkan ptozistir. En sık görüleni okülomotor sinir felci sonucu gelişenidir. Bu sinir felci doğumsal veya sonradan ortaya çıkmış olabilir. Bu sinir felci sonucu göz küresini hareket ettiren kaslarda felç gelişir ve şaşılık ortaya çıkar. Bu sinirin fonksiyonu kendiliğinden düzelebileceği için cerrahi girişim kararı verilmeden önce 6 ay beklenmeli ve önce şaşılık düzeltilmelidir.

Mekanik Ptozis: Dermatoşalazis, büyük göz kapağı tümörleri (örneğin nörofibrom) ve ağır göz kapağı ödemi gibi göz kapağı hareketliliğini zayıflatan rahatsızlıklar sonucu oluşabilir.

Aponevrotik Ptozis: Normal üst göz kapağını açan kasın (levator kası) üst göz kapağına tutunduğu parçasının (aponevrozun) zayıflaması sonucu ortaya çıkar. Bu zayıflık hafif bir ayrışma veya yapışma bozukluğu olabileceği gibi yaygın bir ayrışma neticesinde ortaya çıkabilir. Sebepleri arasında yaşlılık (yaşa bağlı kasın dejeneratif değişikliği) ve travma yer alabilir.

Tedavide ptozise neden olan etken göz önüne alınarak en uygun cerrahi yöntem uygulanır. (Levator kasının kısaltılarak üst göz kapağı yukarı kaldırılması veya askılama yöntemi )

KAPAK TÜMÖRLERİ

İyi Huylu (Selim) Kapak Tümörleri :
Viral Siğil (Skuamöz Hücreli Papillom): Genellikle erişkinlerde en sık görülen kapak tümörüdür. Ağaç çileğini andıran bir satha sahip saplı veya geniş tabanlı bir lezyondur. Tedavisi cerrahidir.

Seboreik Keratoz (Bazal Hücreli Papillom): Yaşlı bireylerin yüz ve göz kapaklarında kabarık, deri üzerine yapıştırılmış gibi duran, keskin sınırlı, bazen tüm kapağı tutabilen ve aşırı yağlanma gösteren bir lezyondur. Tedavisi cerrahi olarak çıkarılmasıdır.

Aktinik Keratoz (Senil Keratoz): Deri yüzeyinden kabarık olmayan kuru kabuksu bir lezyondur. Tipik olarak aşırı güneş ışığına maruz kalmış, yaşlı, açık tenli bireyleri etkiler. Bir kısmı kötü huylu tümöre dönüşebilir.

Ben (Nevüs): Genellikle kapağın kenar kısmında yer alır. Renkli bir hal alma eğilimindedir. Hızlı bir büyüme olursa kötü huylu tümörden şüphelenilmelidir.

Keratoakantom: Göz kapağında nadiren görünür. Selim olmasına rağmen hızlı büyüyen tümör genellikle diğer yönleriyle sağlıklı bireylerde meydana gelir. Böbrek naklini takiben immünosüpressif tedavi görmekte olan hastalarda beklendiğinden daha sık bir şekilde görülür. Ortaya çıkış sırası; birkaç gün zarfında büyüklüğünün 2 yada 3 misline ulaşabilen pembe renkli bir kabartı (papül) , 2-4 cm çapına ulaştıktan sonra genellikle büyümesi durur. 2-3 ay boyunca sabit kalır ve daha sonra kendiliğinden geriler. Gerileme dönemi esnasında lezyonun merkezi kısmi keratinle dolu bir krater şekline dönüşür.

Ksantelazma: Genellikle yaşlı hastalarda veya kolesterolü yüksek olanlarda bulunan (hiperkolesterolemi) sık görülen ve sıklıkla her iki gözde ortaya çıkan lezyonlardır. Genellikle göz kapaklarının iç taraflarında yerleşmiş bulunan, kolesterol ve yağ içeren, sarı renkte, cilt altı lezyonlardır. Tedavi kozmetik sebeplerden dolayı yapılır.

Kapiller Hemanjiom: Kapakların en sık görülen doğumsal, damarsal tümörüdür. Genişlemiş ve birbirleriyle birleşmiş (anastomoz yapmış) damarsal boşluklardan oluşur. Genellikle bir yaşına kadar hızla büyürler. Ve daha sonraki 4-5 içinde kendiliğinden gerilerler. Kırmızı renkte kabarık lezyondur. Büyük olan ve üst kapağı tutanları tembelliğe (ambliyopi) yol açabilir. Bu olgularda lezyon içine steroid enjeksiyonu yapılır.

Normal Göz Kapiller Hemanjiom Molluskum Kontagiosum: Derinin yüzey tabakasının (epidermis) viral (pox virüs) enfeksiyonudur. Lezyonlar mum damlası şeklinde kabarık yapıdadır ve merkezlerinde bir çukurluk vardır.

Kötü Huylu (Malign) Kapak Tümörleri: Bazal hücreli ve yassı hücreli kanser en sık görülen kapak tümörleridir. Açık tenli, uzun süreli güneşe maruz kalan ve ileri yaş grubunda bulunan bireylerde bulunma riski daha fazladır.

Bazal Hücreli Karsinom (BHK): Kötü huylu kapak tümörlerinin %95 ini oluşturur. En sık alt kapağı ve iç bölgeyi tutar. Yavaş ve ağrısız büyüme gösterir. Yayılmamasına rağmen bulunduğu yerin derinliklerine kadar uzanabilir. Tedavi edilmeyen tümörler göz küresini tahrip edip beyne kadar uzanabilir. Bu lezyonlardan parça alınmalı (biyopsi) ve tanısı konulduktan sonra cerrahi, radyoterapi ve krioterapi seçeneklerinden biri tercih edilmelidir. İdeali cerrahi tedavidir.

Normal Göz Malign Karsinomlu Göz Yassı Hücreli Kanser: Bazal hücreli kansere göre 40 kez daha seyrek olup daha çok üst kapağı tutar. Kendiliğinden ortaya çıkabileceği gibi aktinik keratoz ve keratoakantoma zemininden gelişebilir. Yüzeyi sert bir kabukla örtülü kabarık lezyonlardır. Daha sonra kabuğun altında ülserasyon ortaya çıkar ve lezyon kenarları kabarıktır. Tedavi edilmediği takdirde bezelere (lenf düğümleri) yayılır. Vücudun her tarafına yayılma olasılığı vardır. Bazal hücreli kansere göre daha agresif seyreder. Tedavisi cerrahidir.

Malign Melanom: Kapağı tutan malign melanomlar nadir görülür. Öldürücü potansiyele sahip tümörlerdir. Cilt melanomlarında renk değişikliği teşhis koydurucu özelliği teşkil etse de kapak melanomlarının yarısı renksiz olup, bu durum teşhiste zorluklara yol açar.

Kaposi Sarkomu : Sıklıkla AIDS hastalarını etkileyen bir damarsal tümördür. Tümörün erken dönem belirtileri arasında pembe, kırmızı-menekşeden kahverengiye değişen ve yanlışlıkla cilt altı kanama (hematom) veya ben (nevüs) sanılan bir lezyondur. Büyük ve hızla büyüyen bir tümör ülsere olabildiği gibi kanayabilir de. Tedavisi radyoterapidir.

Sebase Gland Karsinomu (Sebase Bez Karsinomu): Sebase bez karsinoması göz kapağında meibomian veya Zeis adındaki bezinden kaynaklanır. Göz kapağı malign tümörlerinin %1-5’ini oluşturur. Genellikle yavaş büyüyen, ağrısız, sarı renkli kitle görünümünde veya kapakta diffüz kalınlaşma ve kirpik kaybına neden olan bir kitle şeklindedir. Başlangıçta şalazyon veya kronik blefarokonjonktivit ile karışması nedeniyle doğru tanı ve uygun tedavi gecikir.

Esas olarak komşuluk yoluyla yayılır. Nüksleri(tekrar) sık görülür. Uzak organ tutulumu lenf ve kan yoluyla olur. Cerrahi tedavinin tek veya kriyoterapi ile beraber uygulanması en sık tercih edilen tedavi yöntemidir.